Haber

Millet İttifakı’nın ekonomik vaatleri gerçekçi mi?

Ekonomide atılacak adımlar, Altı Masa Ortak Politikalar Mutabakat Zaptı’nın ana gövdesini oluşturdu. Peki enflasyonu tek haneye indirme ve TL’yi istikrara kavuşturma vaatleri gerçekleşebilecek mi? 6’lı masayı oluşturan partilerin genel başkan yardımcıları, iktidara gelmeleri halinde atılacak adımları ve vaatleri açıkladı. Ankara Congresium Kongre Salonu’nda gerçekleştirilen toplantıda 9 ana başlık altında 2 bin 300’ün üzerinde vaat kamuoyuna duyuruldu. Türkiye’de toplumun en yakıcı sorunu haline gelen ekonominin yol haritası, 240 sayfalık Ortak Politikalar Konsensüsü’nün 100 sayfasını oluşturdu. Millet İttifakı’nın ekonomiyi düze çıkarmak için verdiği vaatlerin ortasında makro ve mikro ekonomik hedeflerden sektörel ve teknolojik dönüşüme, yolsuzluk ve yoksullukla mücadeleden başta Merkez Bankası olmak üzere ekonomik kurumların bağımsızlığına kadar yüzlerce unsur yer aldı. Banka. Metnin ekonomi başlığı altında yazılan amaç ve vaatler arasında öne çıkanlar şöyle:

Enflasyon iki yıl içinde kalıcı olarak tek haneli rakamlara inecek, Türk lirası eski prestijine ve istikrarına kavuşacak, ortalama büyüme hızı yüzde 5’in üzerine çıkacak, 5 yılın sonunda dolar cinsinden kişi başı milli gelir 2019 yılında yüzde 100’e çıkacak. 5 yılda en az ikiye katlandı, en az 5 milyon dolar. ek istihdam yaratılacak ve işsizlik tek haneli rakamlara düşürülecektir. Beş yılın sonunda yıllık ihracat 600 milyar dolar düzeyine ulaşacak ve ihracatın maliyeti kilogram başına 2 doların üzerine çıkacak.

Ekonomik hedefler ve vaatler gerçekçi mi? DW Türkçe’ye konuşan İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) İşletme Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Öner Günçavdı, bu soruyu “Yeterli değil ama kesinlikle iyi bir başlangıç” sözleriyle yanıtladı. Millet İttifakı’nın hazırladığı muhtıra metninin ana gövdesini ekonomik tedbirlerin oluşturduğuna işaret eden Prof. Günçavdı, “Bu mutabakat zaptı ve eylem planı aslında bir normalleşme planıdır. 2001 krizi yeniden gündeme geliyor.Bu nedenle anormal bir ekonomik yönetimden normal bir yönetime geçiş öngörülüyor.” Türkiye’nin AKP iktidarında son 20 yılda birçok fırsatı tükettiğini öne süren Günçavdı, “Ekonomideki uygulamalar toplumda refah yaratmak yerine rejim inşasının ihtiyaç duyduğu bazı düzenlemeleri ön plana çıkarıyor.” Öner Günçavdı, Millet İttifakı Ortak Mutabakatının tüm kapsamlı vaatlerine rağmen bazı açılardan yetersiz kaldığını belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Normalleşmeden sonra 21. yüzyılda nasıl bir ekonomi yaratmamız gerektiği, örneğin sanayi politikası yetmez. Bu, yükü daha çok makro istikrara vermiş bir program. Makro istikrar elbette bizim için çok değerli. Türkiye ekonomisi Enflasyonun bu seviyeye gelmesinde rol oynayan yanlış uygulamalar elbette ki onları ortadan kaldırmak çok değerli ama bunlar kadar değerli olan 21. yüzyıla uygun bir ekonomi yaratabilmektir. Metinde bunun izleri var ama yeterli değil.”

“Türkiye Varlık Fonu kapatılacak”

Ortak Mutabakat’ta ekonomi yönetimi ve stratejik politikaların belirlenmesi alanında önemli değişiklikler yapılacağı öngörülüyor. Başlangıçta Cumhurbaşkanına bağlı bir Strateji ve Planlama Teşkilatının kurulacağı belirtilirken, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Başbakanlığa geçtiğinde ise Hazinenin Maliye Bakanlığından ayrılarak yeniden yapılandırılacağı taahhüt ediliyor. ayrı bir bakanlık Metinde Türkiye Varlık Fonu’nun kapatılması, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) yasasının yeniden düzenlenmesi ve TOKİ’nin Sayıştay denetimine konu olması gibi konulara da yer veriliyor.

Bu noktada ekonomiyi yöneten kurumların bağımsızlığının hukuken güvence altına alınmasının ve bağımsız olması gerektiğinin önemine vurgu yapan Prof. Günçavdı, kamuoyunda çok tartışılan Kamu-Özel İşbirliği (KÖİ) projelerine ağırlık verilmesinin şeffaflık açısından hayati önem taşıdığının altını çizdi.

Ekonomi başlığı altında ortaya konulan hedef ve vaatlerin hayata geçmesi için önemli bir siyasi iradeye ihtiyaç duyulacağını kaydeden Günçavdı, “Altı Masa dediğimiz kurumsal yapının seçimden sonra çok daha fazla önem kazanacağını düşünüyorum. siyasi bütünlük ve bu tür uygulamaların yaratabileceği maliyetlere karşı kararlı bir duruş bunu beraberinde getirecektir” dedi.

Merkez Bankası’na ‘liyakat’ düzenlemesi

Millet İttifakı’nın ekonomik vaatleri arasında Merkez Bankası’nın bağımsızlığının sağlanması ve atamaların liyakat esasına göre yapılması önemli bir yer tutuyor. Metinde, “Merkez Bankası Kanununda temel görevler, araç bağımsızlığı ve üst düzey atamalara ilişkin kanunda yapılacak değişikliklerin TBMM’de nitelikli çoğunlukla yapılabilmesini sağlayacak mevzuat düzenlemesini yapacağız. lider ve üst yönetimin atama süreçlerini yetkinlik, liyakat, şeffaflık ve hesap verebilirlik temelinde yeniden tasarlamak.” . Ayrıca AKP’nin İstanbul Finans Merkezi (IFC) projesi kapsamında İstanbul’a taşınmasını öngördüğü Merkez Bankası’nın İstanbul’daki birimlerinin de en kısa sürede İstanbul’a taşınması sürecinin gerçekleştirileceği vurgulanıyor. olabildiğince. Merkez Bankası’na enflasyonla mücadele, yani fiyat ve finansal istikrarın sağlanması dışında sorumluluk yüklenmeyeceğinin taahhüt edildiği metinde, dalgalı kur sistemine aykırı uygulamalara son verileceği de taahhüt ediliyor.

DW Türkçe’ye konuşan Koç Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Merkez Bankası. Metne göre Merkez Bankası’nın doğrudan enflasyonu düşürmeye yönelik para politikası uygulaması dışında başka konularla ilgilenmeyeceğine işaret eden Prof. Yılmaz, şunları kaydetti:

“Bu, para politikasının olağan seyrine gireceği anlamına geliyor. 2001 krizinden sonra başlattığımız Merkez Bankası yasasını, ister Derviş politikaları, ister IMF politikaları deyin, yeniden yazdık ve ortada ortalama yüzde 7’lik bir büyüme oranına ulaştık. 2002-2007. Yeniden yaratacağını söylüyor.”

“AB ile ilgili farklı bir bölüm olmalıydı”

Kamil Yılmaz, ekonominin yol haritasını hazırlayan 6 partinin ekonomi kadrolarının akademik donanımlı ve devlet tecrübesine sahip olduğuna da dikkat çekiyor. Bu nedenle verilen sözlerin hayata geçirilmesinin zor olmayacağını düşündüğünü söyleyen Yılmaz, özellikle vergi reformu konusunda atılacak adımların dikkatle takip edilmesi gerektiğini düşünüyor. Yılmaz, metinde Avrupa Birliği’nin çıkarlarına ilişkin ayrı bir bölümün olmamasını anlatıyor. Metinde, Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği Anlaşması’nın güncellenmesine yönelik müzakerelerin hızlandırılacağı ve Gümrük Birliği Anlaşması’na paralel olarak hazırlanan Serbest Ticaret Anlaşmaları’nın gözden geçirileceği belirtiliyor.

prof. Kamil Yılmaz, “Metin içinde AB üyeliği konusu var. Ama bence ayrı bir başlık olmalıydı. Çünkü AB üyeliği, Türkiye’nin uzun yıllardır uygulayamadığı yapısal reformları gerçekleştirmesinin yoludur. 40 yıl.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu